19 Ağustos 2009 Çarşamba

Yarım kalanlar ve Blogumun akıbeti üzerine...


Şu blog bi içime sinmedi ya, yani gelin başıydı oydu buydu diye kategori edince tipik kız sitelerinden farkı kalmadı, üstelik resime göre yazar oldum, daha içerikli şeyler yazıyım diyorum, blogculuğu bi tarafa bırakıp,içimden herşeyi paylaşmak, yazmak ve dökülmek gelse de sonra aynı hızla tüketiyorum düşüncelerimi, şu mükemmelliyetçiliğim ve kararsızlığım olmasa ne olurdu sanki, detaylara benim kadar önem veren biri varsa tanışmak isterim, bugün kendime haksızlık etme günümdeyken ozaman çabuk heveslenip çabuk vazgeçme huyumu da (türlü sebelerden) anlatıyım. :))mesela annemi sürükleyerek yogaya götürdüm, deneme dersiydi, başım döndü, yoga işte ne varki değil yani anlıcanız :)) bu arada annemin performansı şaşılacak şeydi, tam bi yogi adayıydı, bi sonraki derse mutlaka gideceğimizi, bu tür etkinliklerin ne kadar faydalı olduğuna dair felsefik bir konuşma yaptıktan sonra kuş gibi hafif çıktık..Bi daha gittik mi hayır :))
sonra adettendir, evlenmeden önce hızlı bir şekilde forma giriyim diye power plate die bişi keşfettim, bütün işyerine yaydım, herkes çok heveslendi, çağın icadıydı! haftada 3 gün ayda 15 seans günde sadece ve sadece 15 dk ile 5-6 cm inceltiyomuş!! üstelik yüksek vibrasyon veren bu cihazın üzerinde çok basit bi takım hareketler yaparak!! süperdi!! gittim denedim, 1 dk'nın ne kadar uzun bir zaman dilimi olduğunu bizzat yaşadım, beynimin sağ - sol yarım küreleri bile yer değiştirdi sanki,neyse power plate de benden uzak olsun...Kendime uygun bi spor bulma umudum devam etmekte, gerçi 6 sene buz pateni yaptım, tadında da bıraktım...:)
Kıssadan hisse, bir şeyi şiddetle isteyip onun üzerinde yoğunlaşanlar, caydırcak her türlü sebebi göz ardı edenler, bi işi bitirenler, gözünde büyütmeyenler, kararından dönmeyenler size gıpta ediyorum!!

Yazımı, anlattıklarımla ilintili Can Dündar'ın bi yazısı ile taçlandırıyım dedim ...
İkizler
Oburum. Akşam oturayım televizyon karşısına... Bir kanalı izler­ken, ille öbüründe ne olduğunu merak ediyorum; orada da aşağı yukarı aynı şeyi göreceğimi adım gibi bilmeme rağmen...
Bir şehirde yaşarken, diğe­rinde aklım; o şehirler ki, çok da farkı yok birbirinden...Doymak bilmez bir çocuk gi­biyim; yetinemiyorum.
Islığım, bütün şarkıları aynı anda çalmak istiyor; uçurtmam, kainatın tüm semalarında bir­den kanat çırpmak...Gemlenmez bir merak duy­gusu, "her yemeği tat," "her çi­çeği kokla" diye ha babam kam­çılıyor beni... Telaştan ne tadını ayırt edebiliyorum yemeklerin, ne kokusunu çiçeklerin...
Her akarsuya karışıp gitmek geliyor içimden; hangisine karışsam, gözüm ters akıntıda... Hal­buki her akarsu, aynı denize ka­rışıyor sonunda...
Sinemadaysam gelecek filmi, izleyeceğimden daha fazla me­rak ediyorum; ki onun da sonu aynı, biliyorum.
Hangi mektubu açsam, açılmayan için meraklanırım...Kulağım çalacak telefonda; en sıkıldığım anda dahi gelen telefonlarda...Kış boyu baharı iple çekmişken......Şimdi sonbaharı özlemem neden?..* * *
Çünkü yüreğimin iki yanına yerleşmiş ikizler, yıllardır durmaz tepişirler. "Kalk gidelim" derken biri... "Halt etme otur" diye eteğinden çeker diğeri...Biri karınca, öbürü ağustos böceği...
Zordur ikizler için tercih...Bir yanını seçmek, çoğu zaman öbüründen de vazgeçmektir.Çünkü birini feda ettiniz mi, "ikiz" değilsinizdir ar­tık...Sizi siz yapan, içiniz­deki tepişmedir.Değeriniz, "diğeriniz"dedir.Bütün Haziran doğumlular bilir bunu...O yüzden kıyamaz içinde tepişen ikizlerden birine...Ne kahkaha saçan neşeye, ne ansızın bastıran hüzne...Ne iyimser güne, ne karamsar geceye...Ne ciddiye, ne muzibe...Ne çocu­ğa, ne büyüğe...Ne sadeliğe, ne debdebeye...Kıyamaz her­hangi birini elleriyle öldürmeye...Bilir ki yazılmış nice yazıda, dizilmiş onca notada, boyan­mış bunca tuvalde, söylenmiş sözde, yakılmış türküde o tepiş­menin sancısı vardır.Sancı durdu mu ne akarsu, ne ters akıntı kalır.Ölü bir denizde tek kürekle döner durursunuz.* * *Dedim ya; oburum......Ve bazen kızdırıyor sevdiklerimi bu huyum.Varsa bir kusurum: Haziran doğumluyum.Ne garip şimdi bile: bir yanım bunları yazıp hicvederken bendenizi..."Sil de ciddi bir şeyler yaz" diye yırtınıyor ikizi...
(Not: balık burçlu, şubat doğumluyum, bi rivayete göre yükselenim ikizler, diğerine göre de koç, yani o da net değil :))

3 yorum:

elif ada dedi ki...

Ozlemisim seni Sinem. Seninle konusmak gibi yazdiklarini okumak. Bosver mukemmeli, yazmana bak sen
sevgiler..
Umur

Missinem dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
elif ada dedi ki...

bak ne güzel olmuş işte, çok eğlendim ben okurken. Ben de bir ara İtalyanca dersi almıştım sahiden ne kadar karmaşaydı. Benim tek derdim İtalyanlar beşinci cümleye başlarken benim hala birinci cümlenin zamanını çözmeye çalışmamdı. Hayat çok kısa deyip ben de bıraktım. Yogayı hiç denemedim bile düğüm olacağımdan korkarak.
Sevgiler
Umur