11 Ağustos 2009 Salı

...BİR DÖNÜŞ YAZISI...

Zamanın ne çabuk geçtiğini ve artık bloguma bir şeyler yazmamak için bahanelerimin bile tükendiğini farkedince yazmam gerekti, Şu varki hemen hemen her blog sahibi ilk başta müthiş iddialar patlatır, işte şöyle güzel olacak, çok izleyenim olacak diye :)) ama yorum yapan - yapmayan arkadaşlardan da anlaşılacağı üzere pek rağbet yok bize de, napalım? Ama iddiamı sürdüyorum, gün gelecek ya biz de tam böyle bir blog arıyorduk,nerelerdeydin diyeceksiniz :)) E zamanla tabi! ..

Bu türden kandırıkçı yazılar yazmak çok eğlenceli...Zaten blogumu kendime hediye ettim...sorun yok yani..

Bu "Dönüş Yazısı" böyle mi olacaktı yani Sinem? Hani evlenme sürecinden, heycanından, kına gecenden fln bahsedecektin?

TAMAM...

Bir kere en güzel şey, evlenme sürecini, sıkıntısız, kazasız belasız ( gelin - damat fotoğrafı çektirmeye giderken tinerci çocukların arabamızı kesip bizi soyguna uğrattıktan sonra :) sileceğimizi koparmasını(Napıcaksa?), kına gecemizde börtü böcekten çok korkan kayınvalidemin kafasına çekirge düşmesini, Ayşe Teyzemin yanağını arı sokmasını fln saymassak) geçirmek oldu...

Evlenme sürecini "tatlı bir telaş" olarak değerlendirenlere hep bir hayret ettim, bu süreci yaşarken...kaldi ki benim gibi nişanlın da işi yüzünden farklı bir şehirdeyken düğüne 20gün kala gelebildiyse, daha da zor oluyor, bir çok şeyi düşünmek ve yapmak zorunda kalıyosun, neyseki tüm bunlara değdi diye teselli oluyorsun ...

Hiç yorum yok: